Daha uzun yaşamayı ister misiniz? Belki bugün, bu soru sizin için çok önemli değil, belki de size çok uzak geliyor. Ancak yaşlar ilerledikçe ömrün uzunluğu daha da önem kazanıyor. Gerçi bir çoğumuz için uzun yaşam kadar uzun hayatı sağlıklı bir şekilde yaşamak önemli.
Yapılan bir araştırmaya* göre, genellikle gelecekle ilgili olumsuz tavır sergileyen kişilerin, 65 yaşından önce ölme riski %25 oranında artıyor. Bunun sebebi bedenin bağışıklık sisteminin zayıflaması ve hastalıklara daha açık bir hale gelmesi. Olumsuza odaklanmanın ve olumsuzu beklemenin uzun ve sağlıklı yaşamakla ne ilgilisi olabilir?
Beynin en temel görevi bedeni hayatta tutmaktır. Bu sebeple kendine güvenli bir ortam yaratmaya çalışır. Herhangi bir değişiklik ve beklenmedik bir durum zihin için bir tehdittir. Bu düşüncelerimiz için de geçerlidir. Farklı fikirlere zihin her zaman direnç gösterir. Başına gelebilecekler için endişelenen zihin genelde en kötüye göre kendini hazırlar; çünkü bu bir ölüm kalım meselesi olabilir. 300,000 yıllık atalarımızla aynı beyni paylaşmaktayız ve onların yaşadığı dönemde fiziki tehlikeler daha fazlaydı. Zihinsel olmasa da fiziki tehlikeler karşısında daima tetikteydiler. Beynimiz o dönemden bu yana değişmedi ancak yaşam koşullarımız ve stres ile olan ilişkimiz değişti.
Stres
Fiziksel tehlike karşısındaki savunan mekanizmaları – kaçma ve savaşma – bedenin belli bölgelerine azami güç aktarımı ile olur. Bedenin tüm enerjisi kaçmak veya savaşmak için hazırdır. Diğer bölgelerin belli bir süre enerjisiz kalması önemli değildir. Bu hazırlığın diğer adı ise strestir. Beden stres durumuna geçerek kırmızı alarm çalar.
Temelde yaşadığımız iki tip stres vardır:
- Basit Stres
Gün içindeki olaylar nedeni ile yaşanan kısa süreli stres tipidir. Sınava girmeden önce veya topluluğun önünde konuşma sırasında yaşanan gerilim gibi… Hatta belli miktarda stres bu tip durumlarda başarılı sonuç almamızı sağlayacaktır. Basit stres durumlarını hemen hemen her gün yaşarsak, o dönemde hücresel bağışıklık sistemi zayıflar; grip ve nezle gibi hastalıklara açık hale geliriz.
Ancak bedenin asıl güvenlik mekanizması olan humoral bağışıklık sistemi korunur. - Kronik Stres
Bu tip stres ise bizi endişelendiren durumun uzun süreli olması koşulunda meydana gelir; şiddet gösteren eş, devamlı taciz eden patronunuz gibi… Bir süre sonra kronik hale gelen stresli olma durumu hem hücresel hem de humoral bağışıklık sistemimize zarar verir. Şunu da belirtmek gerekir ki, endişelerin bazıları bize atalarımızdan, ailemizden miras olabilir. Bunları aile sistemi çalışmaları ile keşfedip özgürleşmek mümkündür.
Korku
Stres, güvenliğimizi sağlamak için devrededir. Güvenli olma talebi korku dolu zihinden doğar. Geçmişteki gibi vahşi hayvanlar bizi tehdit etmese de günümüzde oluşturduğumuz kabusların temelinde korku yatar. Geneli sahte olan ve ego tarafında üretilen bu korkuların temelinde bedenin ölme, var olmama korkusu yatar. Tüm illüzyonları fark ettiğimizde geriye sadece tek bir duygu kalır: Sevgi…
Sevgi bize güven ve mutluluk sağlar. Mutluluk bizi daha olumlu yaparken, gelecek hakkında endişe ettiğimiz konulara daha umut dolu bakmamızı sağlar… Bu aşamadaki önemli konu ise bizi mutlu eden deneyim veya objelerin tanımıdır.
Mutluluk Kalıcı mı?
Sosyal ve cana yakın kişilerin genelde daha mutlu oldukları gözlenirken, mutluluğun kaynakları onun etkili olup olmamasını belirliyor. Steve Cole’un araştırmasına** göre aşağıdaki her iki kategori de mutluluk olarak değerlendiriliyor.
- Hedonic (Hazsal) Mutluluk
Haz veren deneyimlerdir; yemek, cinsellik, alışveriş gibi… - Eudaimonic Mutluluk
Evrenle uyum içerisinde olan, keyif aldığı işleri yapan, ulvi bir amaç için uğraşan kişileri yaşadığı mutluluk ve huzur hali…
Hedonic mutluluk, anlık bir keyif verse de en temel özelliği başlaması ve bitmesidir. Yeniden keyif vermesi için tekrarlanması ve hatta daha fazlası gerekebilir. Bazı durumlarda bitmesinden ve bir daha tekrar gerçekleşmeme ihtimalinden dolayı ironik olarak stres yaratabilen bir mutluluk türüdür. Bu tip geçici olan mutluluğun bağışıklık sistemine bir etkisi olmazken, asıl sağlıklı ve uzun yaşamamıza katkısı olan, Aristo tarzı bütünlük içeren, kalıcı mutluluk veya huzur halidir…
Mozart gibi dinlendirici müzikler, zihnin dinginleşmesini sağlayan bir meditasyon tekniği ve genel olarak anlayış ve bakış açısı bu hali yakalamamızda bize yardım edecek faktörlerdir.
Sonuç
Olumlu tavır, olumlu bakmak, bütün olmak, evrenin bir parçası olmak, bütün için faaliyetlerde bulunmak bizi daha sağlıklı ve uzun ömürlü yapıyor. Bu da bir amaç peşinde koşmaktan ziyade amacın kendisi olmak belki de…