Ürününüz ne olursa olsun, son kullanıcıya ulaşana kadar bir çok çalışanız ve sizin için satış yapan bir firmanın elinden geçer ürün. Tüm bu yolculuk boyunca emek sarf eden insanların sizin ürününüzü satmaları için iyi bir neden’leri olması gerekir. Sadece para kısa dönemli ve kalıcı olmayan bir faktördür. Daha iyi bir maaş, daha ucuz bir ürün her şeyi bir anda alt üst edebilir. Sürüngen beyin nedenlerle ilgilenir, Limbik sistem ise nasıllar ile… Kararlarımızın %90’nından sorumlu olan bu iki kısmı görmezden gelemeyiz.
İlk önce kendi çalışanımız, kendi ürünümüze inanmalı. Denemeli, kullanmalı ve hatta geri bildirim vermeli. Ürünler çok pahalı olsa da onlara uygun koşullarla satış yapılmalı, ürünleri deneme odaları yapılmalı. Eğer ürün deneyim veya servis ise, bu tecrübeyi onlar da yaşamalı. Kurumsal bir ürün satıyorsanız, ürünün neden satıldığını ve nasıl faydası olduğu iyice anlatılmalı. Tüm bu sürece ürünü en son noktada satan kişileri de dahil etmek akıllıca olacaktır. Böylece ürün son kullanıcıya kadar giderken sistemde çalışan herkes bir şekilde ürünle deneyimi olmuş olacaktır.
Neden mi? Eğer çalışanlarınız ürünlerinize inanmıyorsa, irtibatta olduğu iş ortaklarına veya son kullanıcılara inanıyormuş gibi yapıyorsa, karşı tarafın ayna nöronları bunu fark ediyor. Yapılan araştırmaların neticesinde ayna nöronlar bizim diğer beyinlerle olan bağımızı ispatlıyor. Beynimiz biz bilinçli olarak fark etsek de etmesek de, karşı tarafın duyguları da aynalıyor.
Tüm bu çabanın diğer bir faydası ise çalışanların mutluluğu. Ne kadar çok kişi ürünleri kullanır, onların iyileştirmesi sürecinde rolü olduğunu hissederse, o kadar kendini o firmaya ait hisseder. Kendi ait hissettiğinde ortaya çıkan serotonin hormonu bağlılığı ve dolaysıyla memnuniyeti artırır.