NEUROMARKETING

Yorum Yok
27 Ocak 2016
Kategori Bireysel Gelişim, Nörobilim, Yönetim
Etiketler , , ,
Paylaş

En çok konuşulan ve bilinen şeylerden biri de beden dilinin çok önemli olduğudur. Atalarımızın gözler yalan söylemez dediği kadar gerçekten… Ama tüm bilgilerin ne kadar detayını biliyoruz, hem de uyguluyor muyuz? Uygulanmayan bilgi, bilgeliğe geçmiyor ve eski alışkanlıklarımıza devam ediyoruz.

Öncelikle bu sistemin nasıl çalıştığını anlamakta fayda var. Biz bilinçli olarak farkında olmasak da karşı tarafın beden dilinden bilinçaltı seviyesinden bir çok mesaj alıyoruz. Ve bu mesajı ilk görüşte alıyoruz! Bunları arka plan zihnimiz işliyor, daha bilinçli olarak o kişiyle ilgili yorumlarımızda mantıklı başka olumlu veya olumsuz yorumlar ile nihai yargımızı destekliyoruz.bedenin dili var mi01

 

Peki, bedenin verdiği mesajlar neler? Bu konuda bir çok araştırma ve detaylı çalışmalar mevcut. Bunları detaylıca inceleyebilirsiniz. Bu konuda en önemli isimlerden biri Paul Ekman ve kitabı Ne Düşündüğünü Biliyorum. Ancak bu kadar detaya girmeden de temel konulardaki bilgi bize yetecektir:

Temel prensip şu şekildedir; korktuğumuzda, endişelendiğimizde, umutsuzluğa düştüğümüzde küçülüp kapanırız, önümüze bakarız ve stres hormonu kortisol devreye girer. Aslında bebenin yaptığı gerçek bir fiziksel tehlike varmış gibi bizi hazırlamaktır. Ancak genellikle korktuğumuz ve endişe ettiğimiz çoğu şey hayalidir, varsayımlara veya geçmiş deneyimlerimize dayanır.

Mutlu ve başarılı olduğumuzda ise genellikle beden açılır, büyür ve gülümseriz. Yukarıya bakar, başımızı ve bedenimizi dik tutarız. Bu da bizi güçlü hissettiren testesteron ve bizi motive eden dopamin hormonu artar… Karşımızdaki kişi ise ayna nöronları sayesinde bu hisleri fark etmese bile gizliden gizliye algılar.bedenin dili var mi02

 

Öte yandan, bilinçli olarak ne yapabiliriz? Sistem tam ters şekilde de işlemektedir. Diyelim ki keyifli değilsiniz ama sahte bir gülüş yapıştırıyorsunuz yüzünüze bir süre sonra kendinizi daha mutlu hissettiğinizi fark edersiniz. Önünüze bakmak yerine gökyüzüne bakmaya bakarsanız az da olsa daha olumlu düşünürsünüz. İş kendinize güven ve güçlü hissetmeye geldiğinde bu konuda uzmanlardan biri olan Amy Cuddy’nin araştırmasına bakabiliriz:

Bu araştırmada, iki grup oluşturuluyor ve bu gruplar önce normal hallerindeki hormon seviyeleri ölçülüyor. Daha sonra bir grup güçlü duruşlar ve diğer grup ise zayıf duruşlarla bekliyor. Sadece iki dakika! Sonuçlar mı?

  • Güçlü duruş: Testesteron düzeyi: %20 artış, Kortisol düzeyi: % 10 azalma
  • Zayıf duruş: Testesteron düzeyi: %25 azalma, Kortisol düzeyi: % 15 artış

Amy Caddy’nin TED konuşmasında bu araştırmanın yanı sıra iş görüşmesi öncesi yapılacaklar için de ip uçları mevcut, yapmanız gereken iyi yapana kadar, olana kadar taklit etmeye devam etmek:

Duygu ve düşüncelerimiz bedenimizi etkiliyor, aynı zamanda beden duruşumuz da duygu ve düşüncelerimizi değiştiriyor!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Hakkında

“BEYNİNİ OKUYAN ADAM”

Deniz Öztaş; TED Ankara Koleji, ODTÜ Makine ve ODTÜ İşletme Yüksek Lisansı ile 18 senelik eğitim hayatında öğrendiklerini 2006 sonrasında unutma sürecine girip, yeniden öğrenmeyi seçti, yeniden bir yolculuğa başladı...

Devamı...

NeuroMarketing Business Association Resmi İş Ortağı

neuromarketing business association

Takip Et

Popüler Yazılar

  • Zihnimizde Kaç Kişi Var?

      Şu ana kadar beyni üç ana kısımda inceledik; eski beyin (sürüngen), orta beyin (memeli) ve yeni beyin (mantık)… Eski beyin, sürüngen beynimiz ve en ilkel olmasına rağmen büyük patron olan ve kendini guvende hissetmediği zaman kontrolü başka kimseyen bırakmayan kısım. Orta beyin ise duygusal olan memeliler ile benzeşen kısım. Yeni beyin ise özellikle hiç bir canlıda bu kadar gelişmemiş... Devamı »

  • İlk Müşteriniz Çalışanınız

    Ürününüz ne olursa olsun, son kullanıcıya ulaşana kadar bir çok çalışanız ve sizin için satış yapan bir firmanın elinden geçer ürün. Tüm bu yolculuk boyunca emek sarf eden insanların sizin ürününüzü satmaları için iyi bir neden’leri olması gerekir. Sadece para kısa dönemli ve kalıcı olmayan bir faktördür. Daha iyi bir maaş, daha ucuz bir ürün her şeyi bir anda alt... Devamı »

  • Bilinçaltı ve Müşteriyi Okumak

    Zihinsel Pazarlamanın işi beyinle, dolayısıyla zihinle… Zihni ise bilinçli ve bilinçsiz, daha doğrusu bilinç ve bilinçaltı oluşturuyor. Bilinçaltı ismi ile Google ‘görsel’ olarak araştırdığınızda karşınıza ürpertici görseller çıkabiliyor. Bunun en temel sebebi anlamadığımız, elde tutamadığımız kavramlardan genellikle korkuyor olmamız. Psikolog Scott Peck’in tabiri ile zihnimizi toplam bir daire oluşturursa, bilinçaltı bu dairenin %95 veya biraz daha fazlasını temsil etmektedir. Eğer... Devamı »

  • Kabile Çağı Geri Geldi

    İnsan zihni, acıdan kaçınırken, ödülleri maksimize etmek ister. Bu, hayatta kalmak için gereklidir. İnsanlık tarihine baktığımızda kıtlık ön plandadır. Tehlike çoktur ve kaynak genellikle azdır veya fazlaca çaba ister. İnsan avlanmak zorundadır. Avlanırken ve korunurken kabile halinde yaşamak genlerine işlemiştir. Tarım hayatına geçerek yerleşmeye ve çoğalmaya başlayan insanlar için ilk büyük devrim, seri imalat devrimidir. Kıtlığa karşı, ilk defa seri... Devamı »

  • Dikkat Dağınıklığı ve Dürtüler mi? Prefrontal Korteks!

    Zihnimiz… Biz mi onu kullanıyoruz, o mu bizi? Amacı bizi hayatta tutmak, bu sebeple asgari düzeyde enerj harcayarak bizi hayatta tutacak ve türümüzü devam ettirecek kararlarımızı otomatik olarak bilinçaltından veriyor… Biz farkında değilsek onun kararları doğrultusunda yaşıyoruz hayatımızı. Özgür iradenin olmadığını sorgulayan birçok kişinin düştüğü tuzak zihnin gözlemleyebildiğimizin farkında olmamak. Gözlemleyebiliyoruz, gözlemliyorsak ondan farklı bir şeyizdir. Onun davranışlarını izler ve... Devamı »