En çok konuşulan ve bilinen şeylerden biri de beden dilinin çok önemli olduğudur. Atalarımızın gözler yalan söylemez dediği kadar gerçekten… Ama tüm bilgilerin ne kadar detayını biliyoruz, hem de uyguluyor muyuz? Uygulanmayan bilgi, bilgeliğe geçmiyor ve eski alışkanlıklarımıza devam ediyoruz.
Öncelikle bu sistemin nasıl çalıştığını anlamakta fayda var. Biz bilinçli olarak farkında olmasak da karşı tarafın beden dilinden bilinçaltı seviyesinden bir çok mesaj alıyoruz. Ve bu mesajı ilk görüşte alıyoruz! Bunları arka plan zihnimiz işliyor, daha bilinçli olarak o kişiyle ilgili yorumlarımızda mantıklı başka olumlu veya olumsuz yorumlar ile nihai yargımızı destekliyoruz.
Peki, bedenin verdiği mesajlar neler? Bu konuda bir çok araştırma ve detaylı çalışmalar mevcut. Bunları detaylıca inceleyebilirsiniz. Bu konuda en önemli isimlerden biri Paul Ekman ve kitabı Ne Düşündüğünü Biliyorum. Ancak bu kadar detaya girmeden de temel konulardaki bilgi bize yetecektir:
Temel prensip şu şekildedir; korktuğumuzda, endişelendiğimizde, umutsuzluğa düştüğümüzde küçülüp kapanırız, önümüze bakarız ve stres hormonu kortisol devreye girer. Aslında bebenin yaptığı gerçek bir fiziksel tehlike varmış gibi bizi hazırlamaktır. Ancak genellikle korktuğumuz ve endişe ettiğimiz çoğu şey hayalidir, varsayımlara veya geçmiş deneyimlerimize dayanır.
Mutlu ve başarılı olduğumuzda ise genellikle beden açılır, büyür ve gülümseriz. Yukarıya bakar, başımızı ve bedenimizi dik tutarız. Bu da bizi güçlü hissettiren testesteron ve bizi motive eden dopamin hormonu artar… Karşımızdaki kişi ise ayna nöronları sayesinde bu hisleri fark etmese bile gizliden gizliye algılar.
Öte yandan, bilinçli olarak ne yapabiliriz? Sistem tam ters şekilde de işlemektedir. Diyelim ki keyifli değilsiniz ama sahte bir gülüş yapıştırıyorsunuz yüzünüze bir süre sonra kendinizi daha mutlu hissettiğinizi fark edersiniz. Önünüze bakmak yerine gökyüzüne bakmaya bakarsanız az da olsa daha olumlu düşünürsünüz. İş kendinize güven ve güçlü hissetmeye geldiğinde bu konuda uzmanlardan biri olan Amy Cuddy’nin araştırmasına bakabiliriz:
Bu araştırmada, iki grup oluşturuluyor ve bu gruplar önce normal hallerindeki hormon seviyeleri ölçülüyor. Daha sonra bir grup güçlü duruşlar ve diğer grup ise zayıf duruşlarla bekliyor. Sadece iki dakika! Sonuçlar mı?
- Güçlü duruş: Testesteron düzeyi: %20 artış, Kortisol düzeyi: % 10 azalma
- Zayıf duruş: Testesteron düzeyi: %25 azalma, Kortisol düzeyi: % 15 artış
Amy Caddy’nin TED konuşmasında bu araştırmanın yanı sıra iş görüşmesi öncesi yapılacaklar için de ip uçları mevcut, yapmanız gereken iyi yapana kadar, olana kadar taklit etmeye devam etmek:
Duygu ve düşüncelerimiz bedenimizi etkiliyor, aynı zamanda beden duruşumuz da duygu ve düşüncelerimizi değiştiriyor!