Şu ana kadar beyni üç ana kısımda inceledik; eski beyin (sürüngen), orta beyin (memeli) ve yeni beyin (mantık)…
Eski beyin, sürüngen beynimiz ve en ilkel olmasına rağmen büyük patron olan ve kendini guvende hissetmediği zaman kontrolü başka kimseyen bırakmayan kısım. Orta beyin ise duygusal olan memeliler ile benzeşen kısım. Yeni beyin ise özellikle hiç bir canlıda bu kadar gelişmemiş olan Prefrontal Cortex ile gururlandığımız mantıklı kısım.
Bu sırasıyla birbirinin üzerine evrimleşen ve farklı seviyede görevleri olan en belirgin ayırımın yapılabildiği kısımlar.
Ancak geleneksel olarak yaygın bir diğer sınıflandırma ise sağ ve sol beyin ayrımıdır. Hatta eğitimlerde, seminerlerde sık sık kullanılan sağ ve sol beyin kavramları, sol beynin mantık, hesap yapma gibi analitik konuları, sağ beynin de duygu ve yaratıcılığın kaynağı olduğu inancına dayanır.
Bu efsane doğru mu?
1960’lı yıllarda Roger Sperry ve Michael Gazzaniga, sağ ve sol lopları bağlayan kısım corpus callosum’u kesik olan hastaları analiz ederler. Beynimizin yarım küreleri vücudun çapraz kısmını kontrol eder ve çapraz kısımlarından bilgi alır.
Roger ve Michael, hastaların sağ ve sol beyinlerine farklı farklı resimler gösterdiklerinde baskın olan elin olduğu taraf diğer tarafın bilgi eksikliğini tamamlayıp yardımcı olduğunu fark ederler.
Adı saklı tutulan bir hasta kafasında iki zihin varmış gibi aynı soruya farklı cevaplar verebilmiş.
Fonksiyonel olarak da her türlü duygusal olsun, mantıksal olsun fikir karşılıklı kullanılan nöron hareketleri göze çarpıyor.
Bu da, bu işlemlerde her iki kısmın da kullanıldığını gösteriyor. Nadiren de olsa, beyninin yarısı alınmış hastaların hayata adapte olup, küçük sıkıntılar dışında sağlıklı bir şekilde hayata devam ettikleri gözlenmiş.
Sonuç olarak:
Beynin iki yarısı evli bir çift gibi; farklı davranışlarda bulunabildikleri gibi iyi iletişimde olurlarsa ekip halinde harika işler çıkartabiliyorlar!