NEUROMARKETING

Yorum Yok
24 Mart 2015
Kategori Bireysel Gelişim, Nörobilim, Yönetim
Etiketler ,
Paylaş

empati00

Bazılarımız daha güçlü empati yetenekleri ile mi doğdu? Yoksa bu daha sonradan geliştirilebilir bir yetenek mi? Hangi alışkanlıklarımız bizi empatiden yoksun kılıp bencil ve narsist insanlar haline getiriyor?

Max Planck Enstitüsünün yaptığı araştırmaya göre kendi duygularımızın ve deneyimlerimizin nörobiyolojik kökleri, empati kapasitemizi azaltabiliyor.

Empatinin Bilimi

İnsan zihninin doğasında egozim bulunur. Bu doğaldır, çünkü zihin kendini bağımsız bir bedenden oluştuğunu düşündüğü için en önemli görevi bedeni hayatta tutmak ve üremektir. Diğer yandan ise takım halinde yaşamak da hayatta kalmayı artıran bir faktördür. Bu sebeple sosyalleşip kabile halinde yaşamaya yatkındır insanlar…

Bu çelişki gibi gözükse de muazzam bir dengedir. Empati yeteneğinin az olduğu insanlarda ise beyinde sağ supramarjinal girus diye anılan bölge bu durumu tekrardan dengelemek ister. Empati düştüğünde, kendi duygusal durumumuzun farkına varmamızı sağlar ve dolayısıyla şefkat duygusunu artırmaya çalışır. Kısacası bu bölüm temel olarak empati ve şefkatten sorumludur.

empati01

İnsan, dış dünya ve diğer insanlar ile bir araya geldiğinde kendi duygularını başkalarına projekte eder. Aslında bilim bunun açıklamasını tam olarak yapamıyor… Yine dönüp cevabı Carl Jung’un ortaya koyduğu kolektif bilinç ve insanların enerjetik olarak birbirine bağlı olduğunu ispat eden kuantum fiziğinde buluyoruz.

Rahatlık Alanı Empatiyi Tehlikeye Atıyor

Az önce bahsettiğimiz denge, rahatlık alanında isek daha kolay bozuluyor. Zihin kendini ne kadar hissederse o denli olaydan kopuk hissedebiliyor. Oturduğumuz yerden depremzedelere ne kadar yardım edeceğimizi, bir de olayın içerisinde olduğumuzda ne kadar yardım edeceğimizi hayal edin. Bu tip durumlarda empatiyi artırmanın yollarından biri de olaya hikaye ve anlam katmaktır. Stalin demiş ki:

“Milyonların ölümü istatistik, bir kişinin ölümü trajedidir.”

Nörobilim şu ana kadar şu varsayımdan yararlanıyor, kişiler empati için kendi duygularını baz alıyorlar. Ancak bu varsayım her iki tarafından aynı koşullarda olduğunda gerçekleşiyor. Aksi takdirde sağ supramarjinal girus kısmının devreye girmesi gerekiyor.

empati

Empati Eksikliği

Empati yoksunluğunun fazla olması insanları psikopatlık seviyesine kadar götürebiliyor. Psikopatların beyinleri incelendiğinde ilgili kısımlarda hiç bir aktivite olmadığı saptanmış. Asıl soru ise bu durumda olan zihinler için ne yapılabilir?

Empati Geliştirebilir Mi?

Artık nörobilim sayesinde beynimizi ve dolayısıyla zihnimizi daha iyi anlıyoruz. En önemli keşiflerden biri ise neuroplasticity; yani zihinde yeni ağlar oluşturup bir anlamda yeniden programlayabiliyor olmamız.

Nörolojik araştırmalar gösteriyor ki, özenli farkındalık çalışmaları, şefkat meditasyonları ve hoşa gitmeyen deneyimlerimizi iyileştirecek fiziksel aktiviteler yapmak empatiyi artırıyor.

Özenli farkındalık çalışmaları ve şefkat meditasyonları beynimizi yeniden yapılandırıyor. Farkındalığımızı zihnimizi gözlemleyerek ve yerleşmiş olan koşullanmalarımızı, temel inançlarımızın farkında vararak artırabiliriz.

empati03

Empati, ancak koşullanmamış, yargısız ve hiç bir şeyi kişisel almayan bir zihin tarafından oluşturulur.

Aşırı tepki ile olayları abartarak yaşamak empati değildir. Büyük bir ihtimalle kişinin kendi travması tetikleniyordur.

Şefkat meditasyonunu yapmak ise çok kolay; her gün beş dakikanızı sessiz bir şekilde sevgi ve şefkat dolu düşüncelere ayırmanız yeterli. Aile ve arkadaşlarınıza, çekişme yaşadığınız kişilere, çevrenizde acı çeken insanlara ve son olarak kendinize sevgi ve şefkat…
Burada özellikle kendinizi sevmek ve affetmek kısmı en önemlisi, çünkü genellikle kendimizdekileri en yakınlarımıza projekte ederiz.

Hoşa gitmeyen deneyimlerimizi iyileştirecek fiziksel aktivitelere rahatlık alanını terk ederek başlayabilirsiniz. Cömertlik, sosyal hizmetler ve gönüllü yardımlar hem sizi daha mutlu ve sağlıklı yaparken, empati yeteneğiniz de artacaktır…

Bunlar küçük adımlar… Unutmayın ki, bir yere gitmek için harekete geçmelisiniz…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Hakkında

“BEYNİNİ OKUYAN ADAM”

Deniz Öztaş; TED Ankara Koleji, ODTÜ Makine ve ODTÜ İşletme Yüksek Lisansı ile 18 senelik eğitim hayatında öğrendiklerini 2006 sonrasında unutma sürecine girip, yeniden öğrenmeyi seçti, yeniden bir yolculuğa başladı...

Devamı...

NeuroMarketing Business Association Resmi İş Ortağı

neuromarketing business association

Takip Et

Popüler Yazılar

  • Zihnimizde Kaç Kişi Var?

      Şu ana kadar beyni üç ana kısımda inceledik; eski beyin (sürüngen), orta beyin (memeli) ve yeni beyin (mantık)… Eski beyin, sürüngen beynimiz ve en ilkel olmasına rağmen büyük patron olan ve kendini guvende hissetmediği zaman kontrolü başka kimseyen bırakmayan kısım. Orta beyin ise duygusal olan memeliler ile benzeşen kısım. Yeni beyin ise özellikle hiç bir canlıda bu kadar gelişmemiş... Devamı »

  • İlk Müşteriniz Çalışanınız

    Ürününüz ne olursa olsun, son kullanıcıya ulaşana kadar bir çok çalışanız ve sizin için satış yapan bir firmanın elinden geçer ürün. Tüm bu yolculuk boyunca emek sarf eden insanların sizin ürününüzü satmaları için iyi bir neden’leri olması gerekir. Sadece para kısa dönemli ve kalıcı olmayan bir faktördür. Daha iyi bir maaş, daha ucuz bir ürün her şeyi bir anda alt... Devamı »

  • Bilinçaltı ve Müşteriyi Okumak

    Zihinsel Pazarlamanın işi beyinle, dolayısıyla zihinle… Zihni ise bilinçli ve bilinçsiz, daha doğrusu bilinç ve bilinçaltı oluşturuyor. Bilinçaltı ismi ile Google ‘görsel’ olarak araştırdığınızda karşınıza ürpertici görseller çıkabiliyor. Bunun en temel sebebi anlamadığımız, elde tutamadığımız kavramlardan genellikle korkuyor olmamız. Psikolog Scott Peck’in tabiri ile zihnimizi toplam bir daire oluşturursa, bilinçaltı bu dairenin %95 veya biraz daha fazlasını temsil etmektedir. Eğer... Devamı »

  • Kabile Çağı Geri Geldi

    İnsan zihni, acıdan kaçınırken, ödülleri maksimize etmek ister. Bu, hayatta kalmak için gereklidir. İnsanlık tarihine baktığımızda kıtlık ön plandadır. Tehlike çoktur ve kaynak genellikle azdır veya fazlaca çaba ister. İnsan avlanmak zorundadır. Avlanırken ve korunurken kabile halinde yaşamak genlerine işlemiştir. Tarım hayatına geçerek yerleşmeye ve çoğalmaya başlayan insanlar için ilk büyük devrim, seri imalat devrimidir. Kıtlığa karşı, ilk defa seri... Devamı »

  • Dikkat Dağınıklığı ve Dürtüler mi? Prefrontal Korteks!

    Zihnimiz… Biz mi onu kullanıyoruz, o mu bizi? Amacı bizi hayatta tutmak, bu sebeple asgari düzeyde enerj harcayarak bizi hayatta tutacak ve türümüzü devam ettirecek kararlarımızı otomatik olarak bilinçaltından veriyor… Biz farkında değilsek onun kararları doğrultusunda yaşıyoruz hayatımızı. Özgür iradenin olmadığını sorgulayan birçok kişinin düştüğü tuzak zihnin gözlemleyebildiğimizin farkında olmamak. Gözlemleyebiliyoruz, gözlemliyorsak ondan farklı bir şeyizdir. Onun davranışlarını izler ve... Devamı »