Biz kimiz? Biz neyiz? Basit bir memeli hayvan mı? Yoksa son derece zeki ve özgün bir varlık mı? Peki öyleyse, bizi diğer canlılardan ayıran şey nedir? Akıl mı? Düşünce yeteneği mi?
Eğer, bizi farklı ve özel kılan aklımız ve düşünce yeteneğimiz ise, bu bakış açısı kendini zihin ile özdeşleştiriyor demektir. Bu bakış açısı, araştırmaları beynimize yöneltiyor. Tezinin ispatını orada arıyor. İnsanlık ise beyninin nasıl çalıştığını yakın zamanda anlamaya başladı… Bilinçaltının insan kararlarının %90’ını verdiğini keşfeden nörologlar, hala zihinsel bir özgür iradeden söz edebilirler mi? Tam bu noktada, daha önemli bir soru ile karşılaşıyoruz?
Özgür irade ve bilinç, zihinle sınırlı mı?
Tüm yaratıcı bilim adamlarına ve öne çıkan sporculara baktığımızda, bedenin ve zihnin ötesinde bir öze rastlıyoruz…
Buna inanç, kalp veya ruh diyebilir miyiz? Buna nasıl ulaşılır? Einstein’ın dediği gibi; “En büyük fikirler, zihin sessizken gelir”… Meditasyon veya tamamen kendinizi verdiğiniz bir uğraş bu işe yarar mı? Peki, yoga?
Yoga yapan nörobilimcilerin bulgularına göre, düzenli yapılan yoga, fiziksel olarak güç ve esneklik katarken, zihinsel olarak da sakinliği ve huzuru sağlıyor. Nörobilim, beynin yeni ağlar kurarak kapasitesini artırabildiğini ispatladı; buna neuroplasticity deniyor. Bunun en önemli yanlarından bir tanesi; zihninizin nasıl işlediğini anlayabilirseniz – ki, bu ancak gözlemle mümkündür – zihnin geçmişteki gerçeklikleri bırakıp yeni, özgür, berrak ve açık bir hale gelmesini sağlayabilirsiniz.
En büyük sorunumuz, her bir olguyu veya duyguyu birbirinden bağımsız değerlendiriyor olmamız. Beden, zihin ve bilincimiz birbirinden ayrı ve bağımsız değildir. Bir kişinin bedeninde sıkıntılar varken, zihni pürüzsüz olamaz. Tam tersi de doğrudur.
Bu sebeple, zihnimizi gözlemleye başlamadan, bedenin canlandırılması ve zihnin sakinleştirilmesi gerekir. Yoga, bunların ikisine de hizmet ediyor. Dövüş sanatları veya spor dünyasında da, zihnin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Zihinsel olarak kendini hazırlayan sporcuların başarı şansı daha fazladır. Zihnimiz ise koşullandırılmıştır; öğretilmiş bir gerçeklik yaşar… Tüm alışkanlıkları, temel inançları ve toplumun öğrettiği davranış şekillerini… Bunların tamamı bilgi ve deneyimlere dayanmaktadır, yani geçmişe aitlerdir. ‘Şimdi’ ile ilgisi yoktur. Özgürleşmek, ancak yargılamayan ve şimdide yaşayan bir zihin ile mümkündür.
Beden canlandığında, zihin sessizleştiğinde, düşünceler bir kenara atıldığında, özümüz artık devrededir…
Bu bakış açısı ile yapılan yoga, hem zinde bir beden, hem de huzurlu bir zihin elde etmemizi sağlar. Her birey, bunu kendi deneyip görebilir, bunu tutku ve coşku ile denemeye hazır mısınız?