NEUROMARKETING

Yorum Yok
27 Kasım 2012
Kategori Pazarlama
Etiketler
Paylaş

Kar Amacı gütmeyen firmalar onlara destek olacak kişi veya firmaların yapacakları iyiliği gördüklerini varsayarlar. Bu sebeple hemen ana fikirlerini genele yaymaya odaklanırlar: hastalık, hayirsever bir amaç vb.

Zihinsel araştırmalar gösteriyor ki, başarı sadece sempati oluşturmaktan oluşmuyor; genele yayılan amaç ve amacınızı duyurumu için para istemek, bağış tutarını azaltıyor.

Michigan Üniversitesi’nden Robert W. Smith ve Norbert Schwarz’ın araştırmları da gösteriyor ki, gerçek amacınız o amacın duyulmasını sağlamaksa, bu konuya bağış yapacaklar daha az ilgili oluyorlar.

Ülkemizdeki en ünlü kuruluşlara bakalım; aklımıza hemen LÖSEV ve TEMA geliyor:

LÖSEV’in Amacı:

“LÖSEV’ i kurmaktaki amacımız; lösemili ve kan hastası çocukların, sağlık ve eğitim başta olmak üzere her türlü ihtiyaçlarının sağlanmasına yardımcı olmak, bunun yanısıra, kalıtsal ve edinsel kan hastalıkları konusunda ulusal düzeyde tedavi, eğitim ve araştırma kurumları kurmak ve işletmektir.”

 

TEMA’nın Amacı:

– Ülke topraklarımızı tehdit eden erozyon ve çölleşme tehlikesine dikkat çekmek ve bu mücadelenin bir devlet politikası haline gelmesine katkı sağlamak, toprakla birlikte dünya üzerindeki ekosistemi oluşturan su, orman, biyolojik çeşitlilik gibi tüm doğal varlıkların korunması ve insan kaynaklı iklim değişikliğine dair politikaların ve toplumsal bilincin oluşturulması için çalışmak, kendiliğinden yetişen doğal ormanları korumak, ağaçlandırma çalışmaları yaparak topluma ağaç sevgisi aşılamak… …diye gidiyor.

Bu iki kuruluşun da amaçlarında kurum ve amacın yaygınlaştırlıması yönelik bir veri yok; bu açıdan Türk kuruluşları sınıfı geçiyor. Ancak kampanyalarında kapsamlarını daraltıp zihnimiz için anlamlı hale getiriyorlar mı?

Hiçbir amacımızı yaymak için bağış istenmemeli çıkıyor araştırmaların sonucunda.

Bağışları artırmak için yapılması gereken amacı kişiselleştirmek.

Genel amaçlar çok genel oldukları için kişisel olmayan hedefleri zihnimiz algılamakta zorlanıyor.

Bir kişiye, açlık çeken binlerce kişi için yardım çağrısı yapmaktansa, belirli bir kişi için yardım istemek daha etkili. Onu tanımasa bile… Roger Dodley’in Brainfluence kitabında da gösterdiği gibi; iki çocuk olan görsel, tek çocuk olan görsele göre %15 daha az bağış toplamış.

Sekiz çocuklu görsel ise %50 oranında daha az!

Amacınız ne olursa olsun, bunun geri planda tutup, yapılan yardımın kime veya neye ulaşacağını net bir şekilde anlatarak bağışları üst düzeyde tutabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Hakkında

“BEYNİNİ OKUYAN ADAM”

Deniz Öztaş; TED Ankara Koleji, ODTÜ Makine ve ODTÜ İşletme Yüksek Lisansı ile 18 senelik eğitim hayatında öğrendiklerini 2006 sonrasında unutma sürecine girip, yeniden öğrenmeyi seçti, yeniden bir yolculuğa başladı...

Devamı...

NeuroMarketing Business Association Resmi İş Ortağı

neuromarketing business association

Takip Et

Popüler Yazılar

  • Zihnimizde Kaç Kişi Var?

      Şu ana kadar beyni üç ana kısımda inceledik; eski beyin (sürüngen), orta beyin (memeli) ve yeni beyin (mantık)… Eski beyin, sürüngen beynimiz ve en ilkel olmasına rağmen büyük patron olan ve kendini guvende hissetmediği zaman kontrolü başka kimseyen bırakmayan kısım. Orta beyin ise duygusal olan memeliler ile benzeşen kısım. Yeni beyin ise özellikle hiç bir canlıda bu kadar gelişmemiş... Devamı »

  • İlk Müşteriniz Çalışanınız

    Ürününüz ne olursa olsun, son kullanıcıya ulaşana kadar bir çok çalışanız ve sizin için satış yapan bir firmanın elinden geçer ürün. Tüm bu yolculuk boyunca emek sarf eden insanların sizin ürününüzü satmaları için iyi bir neden’leri olması gerekir. Sadece para kısa dönemli ve kalıcı olmayan bir faktördür. Daha iyi bir maaş, daha ucuz bir ürün her şeyi bir anda alt... Devamı »

  • Bilinçaltı ve Müşteriyi Okumak

    Zihinsel Pazarlamanın işi beyinle, dolayısıyla zihinle… Zihni ise bilinçli ve bilinçsiz, daha doğrusu bilinç ve bilinçaltı oluşturuyor. Bilinçaltı ismi ile Google ‘görsel’ olarak araştırdığınızda karşınıza ürpertici görseller çıkabiliyor. Bunun en temel sebebi anlamadığımız, elde tutamadığımız kavramlardan genellikle korkuyor olmamız. Psikolog Scott Peck’in tabiri ile zihnimizi toplam bir daire oluşturursa, bilinçaltı bu dairenin %95 veya biraz daha fazlasını temsil etmektedir. Eğer... Devamı »

  • Dikkat Dağınıklığı ve Dürtüler mi? Prefrontal Korteks!

    Zihnimiz… Biz mi onu kullanıyoruz, o mu bizi? Amacı bizi hayatta tutmak, bu sebeple asgari düzeyde enerj harcayarak bizi hayatta tutacak ve türümüzü devam ettirecek kararlarımızı otomatik olarak bilinçaltından veriyor… Biz farkında değilsek onun kararları doğrultusunda yaşıyoruz hayatımızı. Özgür iradenin olmadığını sorgulayan birçok kişinin düştüğü tuzak zihnin gözlemleyebildiğimizin farkında olmamak. Gözlemleyebiliyoruz, gözlemliyorsak ondan farklı bir şeyizdir. Onun davranışlarını izler ve... Devamı »

  • Kaygı ve Saplantı mı? Singulat Sistem!

    Hayat, devamlı bir hareket ve değişim demektir. Sabit ve sert gözüken kaya bile atom seviyesinde titreşim ve hareket halindedir. Bunun aksine zihnimiz, özellikle sürüngen beynimiz bizi hayatta tutmak ve güvenli bir ortam sağlamak için değişiklikten hiç hoşlanmaz. Bunun aşırı düzeyde olması ise bize ciddi sıkıntılar yaratabilir. Bu konu ile ilgili sağlıklı çalışması gereken bölge ise pek duymadığınız bir kısımdır: Singulat... Devamı »